"Anlamadığım ben de işçiyim, bunlar mesai saatleri içerisinde nasıl eylem yapıyorlar, acep 1 Mayıs tatil de bizim mi haberimiz yok"
- 1 Mayıs'ın artık "kaybedilmiş bir bayram" oldu.
- 1 Mayıs günü zihinlere eli sopalı, cepleri taş dolu küçük grupların bir günlüğüne şehri esir aldığı belalı bir gün olarak kazındı artık.
- Sendika denen örgütlerin temsil iddiasında oldukları kitleden hem madden hem de manen tamamen kopuk oldukları; onların ne çıkarlarını, ne özlemlerini ne de hayallerini hiçbir şekilde temsil etmedikleri gerçeği...
İnsanda biraz basiret olur; hele ülkeyi yönetme noktasına gelmiş bir partide sorumluluk alanlarda mutlaka olur, olmalıdır...
Günlerdir çağrılar yapılıyor hükümete; gel diretme; bütün tedbirlerini al, Taksim Meydanı'nı işçi bayramına aç; provokasyon yasaklamakla engellenmez, tam tersine bu yasak provokasyonlar için zemin yaratır deniyor. Demokratik devlet, gücünü gösterecekse demokratik bir hakkı engellemek için göstermez; o hakkın kullanımı için güvenlikli ortam yaratarak gösterir, deniyor. Ama ne fayda... Hükümet kös dinliyor... Ve şimdi eminim, ortaya çıkan bilançonun altında nasıl kalkacağım diye kara kara düşünüyor.
İnsanda biraz basiret olur, hele hele koca koca kitle örgütlerinin önderiyim diye ortaya çıkanlarda mutlaka olur, olmalıdır... Yazıya başladığımda önümde duran "son dakika" haberinde DİSK'in Taksim'e yürümekten vazgeçtiği açıklaması vardı... Bu liderlik midir şimdi? Günlerdir "İnadına Taksim" diye direttikten, gerginliği arttırabildiğin kadar arttırdıktan sonra, sabahtan beri eli taşlı kalabalıklarla polisi çatıştırabildiğin kadar çatıştırdıktan sonra, yüzlerce insanın yaralanmasına, göz altına alınmasına, koca bir şehrin terörize olmasına yol açtıktan sonra, "Vazgeçtim" demek iş midir?
Her iki taraf da bu basiretsizliğin bedelini toplum nezdinde, kendi tabanı nezdinde, üyesi nezdinde ödeyecek... Ama bedel nasıl bölüştürülürse bölüştürülsün değişmeyecek şeyler var ki bunların başında, 1 Mayıs'ın artık "kaybedilmiş bir bayram" oluşu geliyor. Evet, dünyada nasıldır, nasıl kutlanır ayrı mesele, ama bizim burda artık 1 Mayıs'ların bayram olarak kutlanılma ihtimali neredeyse yok oldu.
1 Mayıs günü zihinlere eli sopalı, cepleri taş dolu küçük grupların bir günlüğüne şehri esir aldığı belalı bir gün olarak kazındı artık. Tabii bir başka gerçek de bir kez daha serildi gözlerimizin önüne: Sendika denen örgütlerin temsil iddiasında oldukları kitleden hem madden hem de manen tamamen kopuk oldukları; onların ne çıkarlarını, ne özlemlerini ne de hayallerini hiçbir şekilde temsil etmedikleri gerçeği... İnternetteki 1 Mayıs haberlerinin altında yer alan okur yorumlarında bir işçi bu şöyle yazmıştı: "Yav, anlamadığım ben de işçiyim, bunlar mesai saatleri içerisinde nasıl eylem yapıyorlar, acep 1 Mayıs tatil de bizim mi haberimiz yok"
İnsanda biraz basiret olur, hele hele koca koca kitle örgütlerinin önderiyim diye ortaya çıkanlarda mutlaka olur, olmalıdır... Yazıya başladığımda önümde duran "son dakika" haberinde DİSK'in Taksim'e yürümekten vazgeçtiği açıklaması vardı... Bu liderlik midir şimdi? Günlerdir "İnadına Taksim" diye direttikten, gerginliği arttırabildiğin kadar arttırdıktan sonra, sabahtan beri eli taşlı kalabalıklarla polisi çatıştırabildiğin kadar çatıştırdıktan sonra, yüzlerce insanın yaralanmasına, göz altına alınmasına, koca bir şehrin terörize olmasına yol açtıktan sonra, "Vazgeçtim" demek iş midir?
Her iki taraf da bu basiretsizliğin bedelini toplum nezdinde, kendi tabanı nezdinde, üyesi nezdinde ödeyecek... Ama bedel nasıl bölüştürülürse bölüştürülsün değişmeyecek şeyler var ki bunların başında, 1 Mayıs'ın artık "kaybedilmiş bir bayram" oluşu geliyor. Evet, dünyada nasıldır, nasıl kutlanır ayrı mesele, ama bizim burda artık 1 Mayıs'ların bayram olarak kutlanılma ihtimali neredeyse yok oldu.
1 Mayıs günü zihinlere eli sopalı, cepleri taş dolu küçük grupların bir günlüğüne şehri esir aldığı belalı bir gün olarak kazındı artık. Tabii bir başka gerçek de bir kez daha serildi gözlerimizin önüne: Sendika denen örgütlerin temsil iddiasında oldukları kitleden hem madden hem de manen tamamen kopuk oldukları; onların ne çıkarlarını, ne özlemlerini ne de hayallerini hiçbir şekilde temsil etmedikleri gerçeği... İnternetteki 1 Mayıs haberlerinin altında yer alan okur yorumlarında bir işçi bu şöyle yazmıştı: "Yav, anlamadığım ben de işçiyim, bunlar mesai saatleri içerisinde nasıl eylem yapıyorlar, acep 1 Mayıs tatil de bizim mi haberimiz yok"
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder