Türbanlı bir kız babasına gidiyor ve soruyor:
- Baba ben niye üniversitede okuyamıyorum. Babası yanıt veriyor:
- Okuyamazsın kızım, çünkü sen üniversiteye girince laiklik elden gidiyor !
Dalga geçtiğimiz Türk filmi repliklerini anımsatıyor değil mi?
- Amca size baba diyebilir miyim?
Diyemezsin yavrum ben senin aslında annenim! Aslında bu komedi uzun süredir devam ediyor. Birileri sürekli savunmada... Başbakan olamaz eşi türbanlı! Cumhurbaşkanı olamaz eşi türbanlı... Atatürk'ün makamına oturamaz, eşi türbanlı...
Ama savunmanın dayanağı olmadığı için savunanlar iki seksen bir doksan yerde... Çünkü ezbere konuşuyorlar. Üstelik de papağan gibi aynı şeyi aynı şekilde söylüyorlar. Ve söylediklerinin hiç ama hiçbir dayanağı yok. İstediği kadar AHİM karar versin istediği kadar Anayasalar yazsın, (varsayıldığı üzere) istediği kadar AKP art niyetli olsun nasıl laiklikle türbanlı birinin Cumhurbaşkanı ve Başbakan eşi olması arasında bağlantı yoksa, türbanlı "reşit" birinin üniversiteye girmesiyle laiklik arasında da uzaktan yakından bir bağlantı yok...
Yine iki seksen bir yere serilecekler biliyorlar, o yüzden yine tek kurtarıcı asker! Tek kurtarıcı darbe... Çok aydınlar ya, çok entelektüeller ya... İşleri güçleri "aydınlık Türkiye'ye kara çarşaf yakışmaz, Türkiye sakala, namaza, tarikata esir oldu, millet, Türkiye elden gidiyor" diye ortalığı ayağa kaldırmak ya...
Şimdilerde hepsi bir ayet uzmanı kesildiler, neredeyse biraz daha ayet okusalar imana bile gelebilirler. Kışkırtmanın da bini bir para: "Üniversite ayakta!". "Sokaklar birbirine girecek".. Üniversitenin ayakta falan olduğu yok... Sokaklar da hiç olmadığı kadar sakin... Ama birileri türban yüzünden savunmada... Türban yüzünden kargaşa çıksın istiyorlar... Ama yine dayanakları yok... "Üniversitede okuma özgürlüğü" türbanlı-türbansız reşit biri için öyle bir dayanak ki yenilmeye mahkumlar...
Sorunu doğru teşhis edemedikleri tedaviyi de doğru uygulamıyorlar. Amaçları demokrasi değil, tek tip yaşam... Bu nedenle hep savunmada kalıyorlar "demokrasi"ye ulaşmak için çözüm aramıyorlar... Göremedikleri şu: Türkiye'de her aile resmi-zorunlu okul eğitimi dışında çocuğunu yetiştirmekte özgür...
Bir aile kızını Kuran kursuna gönderiyor, diğeri göndermiyor. Bir aile kızını Müslümanlığın davranış kalıplarıyla yetiştiriyor, diğeri yetiştirmiyor! Bu aile eğitiminin sonucunda (kızların bulunduğu ortamlardaki etkileşimlerinin de sonucu olarak) bir kız örtünüyor, diğeri örtünmüyor. Eğer Anayasa'ya bu noktada madde koyup kızların örtünmesini engelleyemiyorsan ondan sonra nasıl engelleyeceksin! Anayasa'ya böyle "baskıcı" bir madde koyabilir misin? Hayır.
Peki daha ne kadar şişenin ağzındaki tıpa olabilirsin? Devlet olarak yapacağın şey reşit olmayan bu kızlara (tabii ki erkeklere de) ilk, orta, lise eğitimlerinde yansız bir şekilde dünya dinlerini öğretmek... Örneğin NTV yayınlarından çıkan Brigitte Dumortier'in Dinler Atlası'nı ders kitabı olarak okumalarını sağlamak... Din olgusunun içeriğini anlamalarını sağlamak... Sadece İslamiyet'i değil...
Hıristiyanlığı, Protestanlığı, Katolikliği, Yahudiliği, Hinduizmi, Budizmi, Ateizmi, Çin ve diğer Japonya dinlerini anlatmak, Arap dünyasının dinsel haritasını çıkarmak... Tarafsızca bu kızlara dünya dinlerini öğretmek... Sonra ister tercihini örtünmekten yana kullanır ister kullanmaz bize ne! Biz ne yapıyoruz? Din Kültürü ve Ahlak dersi adı altında sadece "Müslümanlık" öğretiyoruz. Din dersi hocalarını çoğu birer tebliğci...
Siz müfredata bakmayın... Pratiğe bakın... Sıraların üzerinde namaz kıldıran mı istersin, yoksa dua ezberletme yarışması yapan mı... Bırakın diğer dinleri daha Aleviliğin bu derslerde nasıl okutulması gerektiğine karar verememişiz... Yıllardır yabancı dil, milli güvenlik, müzik, beden eğitimi derslerinin çoğunda "mış" gibi yapılmasına izin verdiğimiz gibi Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi derslerinde de "mış" gibi yapılmasına izin veriyoruz. Sonra "kaçın şeriat geliyor" diye hem korkuyor hem de korkutuyoruz... Benim projem: daha özgür, daha global bir Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersi seferberliği...
Gördüğünüz gibi iktidar alanımı savunmuyorum, proje ortaya koyuyorum. Sorarım size gerçek demokrasi ulaşmak ve insanlara özgürlüklerini vermek için projeniz ne! Yani sağa sola "sözde aydın, saftrik" yakıştırması yapmadan, iki şak şak bir tık tık yazılarla vatan millet Sakarya edebiyatına sığınmadan türbanlı kızların şeriatçı düzenin parçası varsaymayacağınız bir projeniz var mı?
Ya da hiç oldu mu? Olmadıysa ve yoksa... Susun... Savunacak bir projeniz bile yok. Gerçekten komik oluyorsunuz... Siz hayvanları koruma projelerine devam edin... Sanmayın ki küçümsüyorum... Asla! Hayvan haklarını savunmanın çağdaş, demokratik bir toplumda bir dayanağı var o yüzden çok daha ciddi duruyor. Sizi düşünüyorum...
- Baba ben niye üniversitede okuyamıyorum. Babası yanıt veriyor:
- Okuyamazsın kızım, çünkü sen üniversiteye girince laiklik elden gidiyor !
Dalga geçtiğimiz Türk filmi repliklerini anımsatıyor değil mi?
- Amca size baba diyebilir miyim?
Diyemezsin yavrum ben senin aslında annenim! Aslında bu komedi uzun süredir devam ediyor. Birileri sürekli savunmada... Başbakan olamaz eşi türbanlı! Cumhurbaşkanı olamaz eşi türbanlı... Atatürk'ün makamına oturamaz, eşi türbanlı...
Ama savunmanın dayanağı olmadığı için savunanlar iki seksen bir doksan yerde... Çünkü ezbere konuşuyorlar. Üstelik de papağan gibi aynı şeyi aynı şekilde söylüyorlar. Ve söylediklerinin hiç ama hiçbir dayanağı yok. İstediği kadar AHİM karar versin istediği kadar Anayasalar yazsın, (varsayıldığı üzere) istediği kadar AKP art niyetli olsun nasıl laiklikle türbanlı birinin Cumhurbaşkanı ve Başbakan eşi olması arasında bağlantı yoksa, türbanlı "reşit" birinin üniversiteye girmesiyle laiklik arasında da uzaktan yakından bir bağlantı yok...
Yine iki seksen bir yere serilecekler biliyorlar, o yüzden yine tek kurtarıcı asker! Tek kurtarıcı darbe... Çok aydınlar ya, çok entelektüeller ya... İşleri güçleri "aydınlık Türkiye'ye kara çarşaf yakışmaz, Türkiye sakala, namaza, tarikata esir oldu, millet, Türkiye elden gidiyor" diye ortalığı ayağa kaldırmak ya...
Şimdilerde hepsi bir ayet uzmanı kesildiler, neredeyse biraz daha ayet okusalar imana bile gelebilirler. Kışkırtmanın da bini bir para: "Üniversite ayakta!". "Sokaklar birbirine girecek".. Üniversitenin ayakta falan olduğu yok... Sokaklar da hiç olmadığı kadar sakin... Ama birileri türban yüzünden savunmada... Türban yüzünden kargaşa çıksın istiyorlar... Ama yine dayanakları yok... "Üniversitede okuma özgürlüğü" türbanlı-türbansız reşit biri için öyle bir dayanak ki yenilmeye mahkumlar...
Sorunu doğru teşhis edemedikleri tedaviyi de doğru uygulamıyorlar. Amaçları demokrasi değil, tek tip yaşam... Bu nedenle hep savunmada kalıyorlar "demokrasi"ye ulaşmak için çözüm aramıyorlar... Göremedikleri şu: Türkiye'de her aile resmi-zorunlu okul eğitimi dışında çocuğunu yetiştirmekte özgür...
Bir aile kızını Kuran kursuna gönderiyor, diğeri göndermiyor. Bir aile kızını Müslümanlığın davranış kalıplarıyla yetiştiriyor, diğeri yetiştirmiyor! Bu aile eğitiminin sonucunda (kızların bulunduğu ortamlardaki etkileşimlerinin de sonucu olarak) bir kız örtünüyor, diğeri örtünmüyor. Eğer Anayasa'ya bu noktada madde koyup kızların örtünmesini engelleyemiyorsan ondan sonra nasıl engelleyeceksin! Anayasa'ya böyle "baskıcı" bir madde koyabilir misin? Hayır.
Peki daha ne kadar şişenin ağzındaki tıpa olabilirsin? Devlet olarak yapacağın şey reşit olmayan bu kızlara (tabii ki erkeklere de) ilk, orta, lise eğitimlerinde yansız bir şekilde dünya dinlerini öğretmek... Örneğin NTV yayınlarından çıkan Brigitte Dumortier'in Dinler Atlası'nı ders kitabı olarak okumalarını sağlamak... Din olgusunun içeriğini anlamalarını sağlamak... Sadece İslamiyet'i değil...
Hıristiyanlığı, Protestanlığı, Katolikliği, Yahudiliği, Hinduizmi, Budizmi, Ateizmi, Çin ve diğer Japonya dinlerini anlatmak, Arap dünyasının dinsel haritasını çıkarmak... Tarafsızca bu kızlara dünya dinlerini öğretmek... Sonra ister tercihini örtünmekten yana kullanır ister kullanmaz bize ne! Biz ne yapıyoruz? Din Kültürü ve Ahlak dersi adı altında sadece "Müslümanlık" öğretiyoruz. Din dersi hocalarını çoğu birer tebliğci...
Siz müfredata bakmayın... Pratiğe bakın... Sıraların üzerinde namaz kıldıran mı istersin, yoksa dua ezberletme yarışması yapan mı... Bırakın diğer dinleri daha Aleviliğin bu derslerde nasıl okutulması gerektiğine karar verememişiz... Yıllardır yabancı dil, milli güvenlik, müzik, beden eğitimi derslerinin çoğunda "mış" gibi yapılmasına izin verdiğimiz gibi Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi derslerinde de "mış" gibi yapılmasına izin veriyoruz. Sonra "kaçın şeriat geliyor" diye hem korkuyor hem de korkutuyoruz... Benim projem: daha özgür, daha global bir Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersi seferberliği...
Gördüğünüz gibi iktidar alanımı savunmuyorum, proje ortaya koyuyorum. Sorarım size gerçek demokrasi ulaşmak ve insanlara özgürlüklerini vermek için projeniz ne! Yani sağa sola "sözde aydın, saftrik" yakıştırması yapmadan, iki şak şak bir tık tık yazılarla vatan millet Sakarya edebiyatına sığınmadan türbanlı kızların şeriatçı düzenin parçası varsaymayacağınız bir projeniz var mı?
Ya da hiç oldu mu? Olmadıysa ve yoksa... Susun... Savunacak bir projeniz bile yok. Gerçekten komik oluyorsunuz... Siz hayvanları koruma projelerine devam edin... Sanmayın ki küçümsüyorum... Asla! Hayvan haklarını savunmanın çağdaş, demokratik bir toplumda bir dayanağı var o yüzden çok daha ciddi duruyor. Sizi düşünüyorum...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder