*** Şimdi, en büyük tartışma konusu Amerikan ekonomisinin çöküşü... Durgunluk ya da gerileme değil, çöküş tartışılıyor. Sadece biz değil ABD, Avrupa ve Asya'nın ekonomi otoriteleri tartışıyor. Başkalarının kaynaklarıyla refah satın alma döneminin sonuna gelindi. Bu son, ABD'nin de sonunu gösteriyor.
*** New York Times gazetesinin hafta sonu eki bu hafta Amerika'nın çöküşünü sorguladı. Özetle: “2016'da ABD süper güç olma özelliğini yitirecek. Çöküş engellenemeyecek. Çin ve AB yeni süper güçler olarak öne çıkacak. Amerikan rüyasının yerini AB rüyası alacak. Enerji denklemi bazı ülkeleri öne çıkaracak. Batı'da AB, Doğu'da Çin yeni çekim merkezleri olacak. Asya NATO'su kurulacak. Bağımsız Kürdistan kurulacak. Türkiye Süper Avrupa'nın üyesi olarak önemli roller üstlenecek, ABD'den uzaklaşacak. Bir çeşit Osmanlı misyonu ile kendi bölgesinde etkin güç halini alacak….”
*** Pazar sabahı CNN Türk'te Davos'tan yapılan bir yayın vardı. Türkiye'nin “patronları”nın krizi tartışma biçimlerine baktım. Şaşırtıcıydı... ABD'ye güven yerlerdeydi ve hemen hepsi dünyanın ekonomik ağırlığının Doğu'ya kaydığını söylüyordu. Sadece ekonomik değil, siyasi ağrılığı da Doğu'ya kayıyor. Burada yazılanlarla onların ağzından çıkan cümleler, dünya ekonomisini tartışan otoritelerin cümleleri ve krizin siyasal sonuçlarına ilişkin kanaatleri örtüşüyor. O zaman gerçekten de ciddi bir kırılma dönemini yaşamak üzere olduğumuzu iddia etmek abartılı olmayacaktır.
*** “Agresif Osmanlıcılık” demeyelim ama Türkiye'nin çok belirgin biçimde öne çıkacağını not etmek gerekiyor. “Enerjiyi içeride heba etme aptallığı”ndan sıyrılabilirse, kendi bölgesinde bir çekim merkezi oluşturabilecektir. Yeni bir ekonomik çekim alanı, serbest bölge, siyasi ortaklıklar, acil müdahale/kriz gücü gibi somut projelere yönelirse, demokrasi ve özgürlüklere öncülük ederse, bölgesel kriz senaryolarını boşa çıkaracak liderlik rolü üslenebilir. Önümüzdeki on yılda bunu görebiliriz.
*** 2016 öngörülerinde AB'nin yeri abartılmış gibi geldi bana. Avrupa şu bakış açısıyla, tutucu haliyle o noktaya biraz zor ulaşacaktır. Ve gerçekten Türkiye, o tarihte “Süper Avrupa”'nın yan unsuru olmayı muhtemelen reddedecektir.
*** AB'den üç kat hızla büyüyen ekonomisi, dinamik nüfusu ve siyasi kültürünün sağladığı zengin tecrübeyle, istenmese de küresel aktörlerin arasında yerini alabilecektir. Türkiye'nin ufkunu AB ile kayıtlamak onu sınırlamaktır. Batı ekonomilerinin krizi ile Doğu ekonomilerindeki yükselişi arasında hızla büyüyen bir güç neden görmeyelim! Gerçi biz bunun için 2023 tarihini esas almıştık ancak her şey o kadar hızlı gelişiyor ki, on yıl böyle bir hedefe ulaşmak için uzun bir zaman artık.
Tabii bütün bunlar, “bu ülkeyi üç kuruşluk hesaplara kurban etmediğimiz zaman” mümkün olacaktır...
Tamamı için:
İbrahim Karagül / Yeni Şafak 29.01.2008
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder