“2007 kadar ezberlerin bozulduğu, oyunların kolayca kurulamadığı, kartların dağıtılıp dağıtılıp toplandığı, çok gizli belgelerin, çok gizli tutanakların canavar gazetecilerin eline düştüğü, saat gibi işlemesi gereken planların yarı yolda kaldığı bir olmadı” diyor Turgay Oğur ve ekliyor: “2007 yılının filmini yapsaydım, ‘SON’ yazısından önce ağırbaşlı bir efektle şu bitiriş cümlesini ekrana yansıtırdım ‘…ve iyiler kazandı’!”
2007’de olan biten şeylerin fotoğraflarını yan yana dizsek ve sadece 30 saniye gözlerimizi gezdirsek “vay be ne seneydi ama” demekten kendinizi alamayız. 2006’nın sonunda yine büyük umutlarla girdiğimiz yeni yıla Hrant Dink’in öldürülmesi başladık. Bu cinayeti takip eden haftalar içinde o kadar çok acayip şey oldu ki hangisi diğerinden daha önceydiyi ayırmak ince işçilik gerektiriyor. Darbe günlüklerinin ve Genelkurmay’ın STK raporunun ortaya çıkmasını Noktanın kapatılmasıyla birlikte anmalıyız. Diğer taraftan, Cumhuriyet Mitinglerini darbe günlükleriyle mi yoksa cumhurbaşkanlığı seçimleri tartışmasıyla mı düşünmeliyiz konusunda bir ikileme düşebiliriz. Önceki yıldan kalma Şemdinli mirası, “iyi çocuklardı onlar” açıklaması, cesur bir savcının işinin resmen bitilişi ve kaba saba yürütülen bir süreçte gözümüzün içine baka baka iyi çocukların hakikaten iyi olduklarının yargı tarafından da tespitini kendi başına ele alabiliriz. Ancak Şemdinli’yi; emekli paşaların devlet eliyle yaptıkları provokasyonları adeta itiraf etmeleriyle de ilişkilendirsek hiç de yanlış iş yapmış sayılmayız.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder