Annem dün (04.10.2007) sabaha karşı bu mübarek günlerde vefat etti.
Yüce Allahım (c.c.) mekanını cennet eylesin, rahmeti üzerine olsun.
Her Ölüm erkendir derler, gerçekten üzüntü ve acı veriyor...Ama Ahiret ve "Her canlı ölümü tadacak" inancı üzüntümüzü biraz hafifletiyor.
Annem Gençliğinde yakanlandığı hastalığı için ameliyat oldu. Devamında ise ömrünün sonuna kadar sürecek ilaçlarla tedavisine devam etti. Kendi kendisinin doktoru oldu her şeyine dikkat ederek bir ömrü geçirdi.
3 kardeş olarak bizleri büyütürken bir tokadını bile hatırlamam. Vurmazdı, vuramazdı çünkü o yapıda biri değildi.
Köyden kente göçtü. Tipik bir anadolu kadını kimliğini hiç değiştirmedi.
Okuma Yazma kurslarına katıldı. Okumayı öğrendi. (Dolmuş yazılarını okuyayım bana yeter derdi. Ama o daha fazlasınıda öğrendi.)
Babam 1984 de vefat ettiğinde; Acımız büyüktü ama O buna da dayanarak, gereğinde babalık ve annelik yaptı ama hiç bir zaman şikayetçi olmadı.
50 sinden sonra Kuran okumayı öğreneceğim dedi ve öğrendi.
Yukarıda değindiğim kendisine dikkat ederek geçirdiği bir ömrü hastalığının verdiği sıkıntı ve acılarla geçirdi ama bir defa ağzından Of sözcüğünü duymadım. Şikayet ettiğini görmedim.
Ne zaman "Anne nasılsın?" diye sorsak hep iyiyim derdi. Halbuki bilirdik ki sıkıntısı var, ağrısı var ama o hep "iyiyim" derdi.
Kayınvalideme söylediği "Dünür bunu (Hastalığı) bize verenin bir bildiği vardır, sabredelim." sözü, onun hayata bakışının bir özetiydi.
Yani dünya hayatının bir sınav olduğunu, Yaratıcımızın buna göre bizleri ahiret hayatımızda ödüllendireceğine olan inancıyla Allah 'ına (c.c.) yürüdü.
Ve Bütün Anneler gibi bir Melek 'ti. Melekler ise Allah katındatır.
Ruhun şad olsun.
(Fatiha gönderenlerden de Allah razı olsun.)
Yüce Allahım (c.c.) mekanını cennet eylesin, rahmeti üzerine olsun.
Her Ölüm erkendir derler, gerçekten üzüntü ve acı veriyor...Ama Ahiret ve "Her canlı ölümü tadacak" inancı üzüntümüzü biraz hafifletiyor.
Annem Gençliğinde yakanlandığı hastalığı için ameliyat oldu. Devamında ise ömrünün sonuna kadar sürecek ilaçlarla tedavisine devam etti. Kendi kendisinin doktoru oldu her şeyine dikkat ederek bir ömrü geçirdi.
3 kardeş olarak bizleri büyütürken bir tokadını bile hatırlamam. Vurmazdı, vuramazdı çünkü o yapıda biri değildi.
Köyden kente göçtü. Tipik bir anadolu kadını kimliğini hiç değiştirmedi.
Okuma Yazma kurslarına katıldı. Okumayı öğrendi. (Dolmuş yazılarını okuyayım bana yeter derdi. Ama o daha fazlasınıda öğrendi.)
Babam 1984 de vefat ettiğinde; Acımız büyüktü ama O buna da dayanarak, gereğinde babalık ve annelik yaptı ama hiç bir zaman şikayetçi olmadı.
50 sinden sonra Kuran okumayı öğreneceğim dedi ve öğrendi.
Yukarıda değindiğim kendisine dikkat ederek geçirdiği bir ömrü hastalığının verdiği sıkıntı ve acılarla geçirdi ama bir defa ağzından Of sözcüğünü duymadım. Şikayet ettiğini görmedim.
Ne zaman "Anne nasılsın?" diye sorsak hep iyiyim derdi. Halbuki bilirdik ki sıkıntısı var, ağrısı var ama o hep "iyiyim" derdi.
Kayınvalideme söylediği "Dünür bunu (Hastalığı) bize verenin bir bildiği vardır, sabredelim." sözü, onun hayata bakışının bir özetiydi.
Yani dünya hayatının bir sınav olduğunu, Yaratıcımızın buna göre bizleri ahiret hayatımızda ödüllendireceğine olan inancıyla Allah 'ına (c.c.) yürüdü.
Ve Bütün Anneler gibi bir Melek 'ti. Melekler ise Allah katındatır.
Ruhun şad olsun.
(Fatiha gönderenlerden de Allah razı olsun.)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder