Hem dun roportajlari hem de bugun Kursat Bumin 'in yazisini gulumseyerek okurken bir anektot geldi aklima, bol bol rahmet okudum Sakip Aga'ya... rahmetli sabanci hastaneye yatirilmadan asagi yukari 15 gun once, asistani oldugum gazeteciyle TRT ye bir toplanti icin gitmistik. Hilmi yavuz, Enver aysever falan var odada, konusuyoruz. o sirada Sakip Sabanci iceri girdi.sanirim TRT2 deki bir programa katilmak icin gelmis. icerde ben haric herkes gayet sik, klasik giyimli kocaman adamlar. benim, uzerimdeki jeanden,tisortten,ayagimdaki converse ten belli asistan oldugum. Hepsinin onunden gecti, once benimle tokalasti (bayan olmam sebebiyle), nasilsiniz diyerek gulumsedi,cevabimi bekledi; sonra digerlerine gecti onlarla da tokalasip tek tek hal hatir sordu. O zaman bu davranisin ne anlama geldigini pek onemsememistim,uzerine kafa yormaya deger bulmamistim belki. ama dun okuduklarimdan sonra aklima dustu bu ani. Sakip aga rahmet istedi... Satir aralarinda iyice vakif oldum bu halkin Sakip Sabanciyi niye kendinden gordugune. Belki Sabancinin evindeki housekeeper'in cizgili takim elbise giymek zorunda oldugunu bilmedigimizden, belki uslubundan, belki enterasine islettigi basharflerini Ayse Arman'a anlatmadigindan...
Bu arada, Rahmi Koc bir zamanlar, "en buyuk rakibinin Sakıp Sabancı oldugunu" soylemis. Bu gidisle Kocgiller her yarisi kazansalar da, samimiyet yarisini hic kazanamayacaklar , tabii halkin gozunde...
Sevgiler,
pinar
(Genç Siviller Grubundan Alıntıdır.)
Kürşat Bumin 'in yazısını buradan ,
Rahmi Koç Röportajını buradan okuyabilirsiniz...
Bu konu ile ilgili başka bir yazı :
Kemal Özer'in www.timeturk.com sitesinde yayınlanan
yazısından ilgili bölümler:
Rahmi Koç'un 'bıyıklı ve sakallı birini işyerime almam' sözlerine Başbakan Erdoğan 'Ayrımcılığın yanında olmadık' diyerek, bir Başbakanın göstermesi gereken duyarlılığı gösterdi.
Hemen her sektörde faaliyet gösteren bir 'işadamı' bu ayırımcılığı nasıl yapar?
Hem bu ülkede üretim yapacaksınız, hem ürettiğiniz ürünleri başı örtülü, başı açık, düz liseli, imam hatipli, meslek okullu, bıyıklı, bıyıksız, sakallı, sakalsız insanlara satmak için, ne gerekiyorsa yapacaksınız. Hem de milletin değerleri ile alay edeceksiniz…
İHL'leri kapatmak için meslek liselerine 'kibrit suyu' dökenleri destekleyeceksiniz, on yıl aradan sonra bıyıksız bile olsa asgari ücretle karın tokluğuna çalıştıracak teknik eleman bulamayınca 'Koç Grubu için meslek lisesi memleket meselesi' diye alay edeceksiniz…
Başörtülüye ürünlerini satacaksın, sonra başörtülüleri işyerinde çalıştırmak bir yana başörtüsüne ve başörtülülere düşmanlık edeceksin...
Sakallıya bıyıklıya ürünlerini satacaksın sonra 'bıyıklı ve sakallı birini işyerime almam' diye millete meydan okuyacaksın…
'Teneke otomobiller' başta olmak üzere tüketicilere hiçbir hak sunmadan yıllarca millete ürünlerini satacaksın, duvarlar yıkılıp rakipler çoğalınca kalkıp 'kalite, rekabet' diyeceksin…
Başbakanın tabiri ile 'Bugün dünyanın hangi ülkesinde böyle ilkel anlayış var?' Bizde var… Tüsiad'ın en etkin üyelerinde var! Çünkü onların milletin değerleri ve fıtratla derdi var.
Bilinci tüketicilerin yaşadığı bir ülkede 'ferasetli bir tacir' bu sözleri asla söyleyemez. Ancak bu yakışıksız sözlerin sahibinin iki güvencesi olduğu için bu şekilde gürlüyor..!
Birinci güvencesi: Yargıtay 9. Hukuk Dairesi'nin 'işverenin işyerinde bıyıklı ve sakallı olanları çalıştırmama hakkı olduğunu ve bunun 'ayrımcılık' olarak değerlendirilmemesi gerektiği' yönündeki kararı. Yargıtay kararında 'Bıyık ve sakal istememek ayrımcılığa girmez. Bıyık ve sakal istememek işverenin yönetim hakkı içine girer' demesi.
İkincisi güvencesi: Türk tüketicilerinin bilinç sorunu... Birçok ülkede bu tür bir söylemi iş adamları aklından bile geçir(e)mez. Çünkü oralarda tüketiciler bu tür garabetlerin gereğini hemen yaparlar ve alternatiflere yönelerek dünyayı bu materyalistlere 'dar' ederler…
Aslında bu tür sözler söylenmeli ki Türkiye'de henüz yeni filizlenen bu 'tüketici bilinci' harekete geçsin. Bu tür sözler, bir kimlik ibrazı olmanın yanı sıra, bu bilinci besler. Sakallı ve bıyıklılar için bu bilinci beslemenin ve harekete geçirmenin tam vaktidir aslında.
Bu vesileyle bıyıklı ve saklı tüketiciler ile Rahmi Koç gibi düşünmeyenlere Koç Grubu'nun ürünlerini almamak düşer. Kapitalistleri yola getirmenin en iyi yolu tüketmeme hakkını kullanmaktır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder