"Benimle aynı düşüncede olmayan insan düşman değildir ; Sadece benimle aynı düşüncede olmayan başka bir insandır." (Alıntı)

KARMA (Karışık Olanlar) Son Eklediklerim...

18 Haziran 2008 Çarşamba

Pentagonun Hesapları mı ? (Alıntı)

Ankara'da Pentagon darbesi!

Cümleler ne kadar tanıdık! İsimler, yöntemler, kullanılan araçlar ne kadar da aynı.. Bölgemizde her büyük operasyondan önce Türkiye'de derin bir iç dizayn çalışması yapılır. Bu yapılırken çoğunlukla aynı kurumlar, aynı kişiler kullanılır, aynı yöntemler tekrar denenir. Yıllardır bilmemize rağmen, defalarca tecrübe etmemize rağmen inanırız, etkileniriz, gaza geliriz, oyuna geliriz ve bu ülkeyi, kendi ülkemizi kendi ellerimizle mahvetmekten çekinmeyiz.

ABD'nin İran gündemiyle Türkiye'deki iç siyasi kriz birbirine ne kadar bağımlı, fark etmiyor muyuz? İran'a saldırı kampanyasını yürütenlerle Türkiye'de sert ya da yumuşak askeri müdahaleyi provoke edenler aynı güçler. Türkiye ve İran için birbirine paralel, birbirini tamamlayan bir strateji izliyorlar.

Türkiye'de çokça tanınan RAND Corporation, ABD Savunma Bakanlığı'na (Pentagon) bir rapor hazırlamış: “Türkiye'de Siyasal İslam'ın yükselişi…” Doğrudan Türkiye'nin bugünkü iç siyasi krizini içeren, geleceğine ilişkin öngörülerde bulunan 135 sayfalık bir rapor. Türkiye için on yıl içinde gerçekleşebilecek dört senaryo çiziyor: AK Parti'nin AB eğilimli bir yol izlemesi, sinsi İslamlaşma, partinin yargı tarafından kapatılması veya askeri darbe…

“Darbe” öncelikle yumuşak enstrümanlarla yapılacak, bütün kartlar tüketildiğinde ise doğrudan müdahaleye sıra gelecek. Şu anki krizin laik-İslamcı çatışması olmaktan ziyade merkez ile çevre arasındaki iktidar mücadelesi olduğunu vurgulayan raporda, yine de bütün iddialar “İslam tehdidi” üzerine kurgulanmış. Aynı kuruluşun daha önce hazırladığı raporlar, yakın çevremizde yüz binlerce insanın ölümüne yol açtı.

Mesela yine RAND tarafından hazırlanan ve bu tarz araştırmalara yılda 100 milyon dolar ayıran muhafazakar Smith Richardson Vakfı'nın finanse ettiği “Sivil Demokratik İslam: Ortaklar, kaynaklar ve stratejiler” başlıklı 2003 tarihli çalışmaya bakalım:

“Anti-emperyalist ve sosyalist düşüncelerinden dolayı laiklere güvenilmez. Fundamentalistlere ve geleneksel Müslümanlara da. Fundamentalist ve gelenekseller arasında oluşabilecek bir yakınlık kesinlikle engellenmeli. Hatta birbirleriyle savaşmaları teşvik edilmeli. ABD ve Avrupa için güven telkin edilenler sadece, kitleleri yönlendirmede Kur'an'ı sınırlandıran modernist Müslümanlardır. Bu grup desteklenmelidir. “

Bu cümleler o rapordan… Bir iç çatışma senaryosu olarak hazırlanmış. Belli oranda da uygulandı. RAND, çalışmayı hazırlamadan önce Pentagon'a aynı konuda bir brifing vermişti. Müslümanlar kategorilere ayrılıyor derin ve uzun süreli bir iç çatışmalar zinciri öngörülüyordu. Senaryo şöyleydi:

1- Önce modernist ve laik Müslümanları destekle. 2- Geleneksel Müslümanları fundamentalistlere karşı destekle. 3- Fundamentalistlerle savaş. 4- Seçici bir şekilde laikleri destekle. 5- Batılı İslam tezini destekle.

Aynı kuruluş, 15 Aralık 2004'te “U.S.Strategy in the Muslim World After 9/11” başlıklı 567 sayfalık başka bir rapor hazırladı. Bir önceki çalışmayı hazırlayan isimlerin imzasıyla. ABD Hava Kuvvetleri tarafından sipariş edilen çalışma tam bir kaos senaryosuydu. Bu sefer tez Müslüman entelektüeller, akademisyenler, kanaat önderleri ve sivil toplum örgütleri üzerine kurulmuştu. İki ana tez vardı: 1- Şii-Sünni ayrımı, 2- Arap-Arap olmayan ayrımı. İslam dünyası için derin bir çözülme, ayrıştırma, fraklılaştırma ve çatıştırma öngörüyor/du. Belli oranda uygulandı, uygulanıyor.

Çalışmalar, büyük oranda Pentagon, Dışişleri ve CIA'nın ihtiyaçları için hazırlanıyor, bu kurumlar tarafından finanse ediliyor. Bu son derece normal bir şey. Ama nasıl uygulandıklarını hiç izlemiyoruz. Dikkatle izlendiğinde birçok şeyin söz konusu senaryolara göre şekillendiği fark edilecektir. Yine dikkatle izlendiğinde, sadece tartışmakla yetindiğimiz bu “proje”lerin bizlere ne ağır bedeller ödettiğini anlamaktan yoksunuz.

İran'a saldırı için ABD'yi tahrik eden İsrail adına kamuoyu oluşturan isimlere bakın. Gazetelerde ve televizyonlarda İsrail aşırı sağı adına inanılmaz iddialarla gündemde yerlerini koruyorlar. Middle East Forum adlı taşeron kuruluş üzerinden Batı'yı ve dünyayı “bir büyük tehdit”e karşı harekete geçiriyorlar. Daniel Pipes gibi hayatını İslam'la savaşa adamış, entelektüel pazarda at koşturan bir Mossad mensubu, Michael Rubin gibi yine İsrail istihbaratına çalışan bir neocon ırkçı ve daha onlarca isim, bu coğrafyayı kana bulayacak senaryoların tetikçileri olarak çalışıyor. Onlara kalsa Türkiye dahil her Müslüman ülkeyi iç savaşlara sürükleyecekler.

İran'a karşı kampanyayı yürüten güçler ve tetikçileriyle AK Parti'nin tasfiyesi için üç yıldır kampanya yürüten güçler ve tetikçilerinin aynı olması size bir şey ifade etmiyor mu? Aynı güçlerin bugünlerde “uzman müsveddeleri”ni gece gündüz çalıştırmaları sizde bir endişeye neden olmuyor mu? Üç ihtimal var ortada:

1- Tasfiye edilmekle tehdit edilen AK Parti'yi hem İslam'la arasına mesafe koymaya zorlamak hem de İran ihalesine razı etmek.

2- “Siyasal İslam tırmanışta” paranoyası ile merkez iktidarı ellerinde tutanları AK Parti üze-rine saldırtıp çıkacak iç çatışmada onları yanlarına çekmek. Böylece hem iktidar değişimi hem de İran'a karşı etkin bir müttefik bulmak.

3- “İslamcı tehdit” paranoyası yayarak, bu çevrelerin İran'la ittifak yapacağı hezeyanlarını ortaya atarak kamuoyunu İran korkusuna karşı hizaya sokmak…

Bir büyük senaryo var önümüzde ve bu Türkiye'de çok şey değiştirecek…Neden “Ankara'da Pentagon Darbesi” dediğim ortada!

İbrahim Karagül Yeni Şafak 17.06.2008

17 Haziran 2008 Salı

MİLLİ SEVİNÇ : Ve tartışmalar...

Türkiye 'nin Çekleri 3-2 yendiği tarihi ve unutulmayacak maçtan sonra yaşadığımız milli sevinç çeşitli tartışmalarıda beraberinde getirdi. Daha önceki oynadığımız maçlarda Portekiz 'e yenilip, İsviçre 'yi de son dakika gölüyle yenince Spor basını Milli Takımı ve tabii ki Fatih Terim 'i ağır şekilde eleştirmişlerdi. Fatih Terim ise tarihi başarıdan sonra bir basın toplantısı ile bunlara üslubunca cevap verince, Eleştirirken gözünün yaşına bakmayan spor basınımız, kendisine verilen cevaba/eleştiriye ne kadar tahammülsüz olduğunu gösterdi. Örneğin Milliyet 1.sayfasında " Terim Sevincin önüne geçti " diye başlık attı ve spor sayfasında ise haberini aşağıdakı şekilde devam ettirdi.
  • Terim’in derdi medya... BİLAL MEŞE (Milliyet)
  • Ay-yıldızlı ekibin hocası, basın toplantısında yine medyaya yüklendi, “İşimizi en iyi şekilde yapmaya çalışıyoruz. İşinizi de zorlaştırıyoruz. 70. dakikadan sonra yazdıklarınızı çöpe atmak kolay değil. İdam sehpalarını aşarak buraya geliyoruz” diye konuştu Devamı >>>
Yukarıda görüldüğü üzere spor basını ve yazarları, kendileri acımasızca eleştirirken iyi ama kendilerine cevap verilip eleştirilince kötü...


Öte yandan spor yazarlarının eleştirileri hakkında "Haydi çocuklar, şımartın bizi..." başlıklı yazısında "Bu iş böyledir. Galip gelince Kral ilan edilir , omuzlarda taşınırsınız, mağlup olunca da kafanız uçar. Spor yazarları kusuruma bakmasınlar, bir bölümün ne yazdığı da belli değil. Abuk sabuk tahminler ve yorumlar yapıyorlar. Genel havayı yansıtamıyorlar." diyen Mehmet Ali Birand 'a aşağıya aldığım yazısında cevap veren Mehmet Demirkol bence bu konuyu gayet iyi özetlemiş.

  • Ustaya saygılar!
  • Mehmet Ali Birand ustamız haklı. Hasan Cemal gerçekten harika yazılar yazıyor. Rıdvan ise zaten başka bir klasman. Ve evet bizim meslekte de problem var. Bizden ya da şartlardan kaynaklanan sorunlar bunlar. Okuyanı, dinleyeni sıkanımız var, üzenimiz var. Ama herkes aynı mı? Birand’ın yaptığı bu toptan reddediş, yok sayma? Bu doğru mu? Hiç de hakkaniyetli değil. Basının her yeri çok düzgün biz kötüymüşüz gibi. Futbol sonunda bir oyun ve olmasa ne olur? Peki ya ustanın alanı? Ülkenin siyasetini, ekonomisini konuşanlar? Birand’ın istekleri güzel. Ama ben de isterim ki Yiğiter Uluğ ana haber sunsun da biraz gusto katılsın siyasete. Banu Yelkovan’la Bağış Erten bir tartışma programı sunsa misal hayat ne kadar toz pembe ve siyaset ne kadar uzlaşmacı olurdu! Ne dersiniz? Ercan Güven olsa bir gazetenin başyazarı... Uğur eğitime el atsa! Attila Gökçe’den eski yeni karşılaştırmaları okusak hayata dair. Değil mi? Futbol dünyanın her yerinde böyle kavgalı gürültülü, tartışmalı olur ve acımasızdır da... Ama kimsenin canını siyasetin ya da ekonominin yaktığı kadar yakmaz. Asıl bu işlere kafa patlatanlar biraz derli toplu olsa da millet refaha kavuşsa. 80 senedir aynı saçma tartışmaları okumaktan biz sıkılmakla kalmıyoruz acısını da çekiyoruz. Futbol hiç olmasa da olur. Olmasa ne acı yaratır? Varlığında ne kazanırız? Biz çok kelle isteriz ama kimse kurban olmaz. Hapiste teknik direktör var mı yanlış bir oyun oynattığı için? Ya asılmış olan? Mahkemelerde yargılanan. Bir konuşmasından dolayı futboldan yasaklanmış olan? Acı ve kavganın göbeğinde olanların başka alanlara barışın demesi, kavga etmeyin demesi ne komik! Saygılarımla...


Konu anlaşılmıştır herhalde ama aşağıdaki gibi yazanlarda var...

NY Times'tan çirkin yorum : Volkan Demirel mağara adamı. (Kaynak : Milliyet)


KARA MİZAH : CHP Milli Maçın iptali için yargıda...


CHP, Milli maçın iptali için Anayasa Mahkemesi'ne gidiyor. CHP'nin iddiası ise bir hayli ilginç..!

İhsan Dağı, elektronik postasına gelen bir mesajı okuyucularıyla paylaştı. Millilerin Yenişafak'tan Koru'yu haklı çıkardığını yazan Dağı, CHP'nin kazanılan büyük Çek galibiyetinin ardından maçın iptali için Anayasa Mahkemesi'ne gitmeye hazırlandığını iddia etti...

İhsan Dağı, bugün CHP'yi ti'ye aldı! Kendisine gelen Murat Erdoğan imzalı bir elektronik postayı Zaman gazetesinde okuyucularıyla paylaşan Dağı, Anayasa Mahkemesi'nin kazanılan büyük Çek zaferini uluslararası bir komplonun parçası olarak görebilceğini yazdı. Dağı'ya göre Kazım Kazım'ın atv röportajını İngilizce yapmış olması, bu kuşkuyu doğrulayacak en önemli delil! Dağı, milli maçı izlerken tam da maçın keyfini çıkarırken; gelen bir elektronik postayla sarsılmış(!) İşte Dağı'ya gelen o elektronik posta... "CHP, Anayasa Mahkemesi'ne giderek maçın iptalini talep etmeye karar verdi. CHP, maçın normal şartlarda kaybedilmesi gerektiğini, ancak muhtemelen doğa üstü güçlerin devreye sokularak maçın kazanıldığı intibasının edinildiğini iddia ediyor. CHP'nin başvurusunda Ertuğrul Sağlam'ın eşinden sonra Emre Aşık ve Servet Çetin'in annelerinin de başörtülü olması ve dahası bundan çekinmeden bir reklam filminde oynamaları etkili oldu. Bazı futbolcuların sahaya girerken dudaklarının oynamasından dua etmiş olabileceklerini de dikkate alan CHP yetkilileri, parmakları ve gözleri ile gökyüzünü işaret eden bazı futbolcuların da varlığını iddianameye koymak için bazı gazetelerden resimler toplamaya başladı. CHP'nin UEFA için de kapatma davası açılıp açılamayacağı konusunu incelediği, hem iptal davası hem de UEFA için kapatma davası açılması konusunda Parti Genel Sekreteri Önder Sav'a tam yetki ve sadece "no" yazılı bir cep telefonu verildiği de açıklamada yer aldı".

Kaynak:"www.internethaber.com"


Unutulmaz Tarihi Maçın Videosu :
Türkiye : 3 Çek Cumhuriyeti : 2

12 Haziran 2008 Perşembe

TÜRBAN : AYM Kararına Eser Karakaş 'tan bir yorum...

Reşit üniversiteli kızların üniversitelerde türban kullanımını serbest bırakmak ve Anayasa Mahkemesi'nin eski kararını aşmak için 1982 Anayasası'nın onuncu ve kırkikinci maddelerinde yapılan değişikliğin, eklemelerin ya da maddelere daha bir sarahat getirme çabasının Anayasa Mahkemesi tarfından geçtiğimiz hafta iptali bence yanlış tartışmalara neden oluyor.

Anayasa'nın 148. maddesi anayasa değişikliklerinin sadece şekil bakımından Anayasa Mahkemesi tarafından incelenip, denetlenebileceğini ifade ederken, Mahkeme'nin son kararı bu denetim işlevinin son anayasa değişikliği için esastan olduğu izlenimini veriyor.

Daha elimizde gerekçeli karar yok ama tahminler bu yönde.

Anayasa Mahkemesi kararını eleştirenlerin çok büyük bölümü eleştirilerini bu çizgiye oturtuyorlar ve bu durum karşısında yasama organı olan TBMM'nin işlevini yitireceğini ve Anayasa'nın yedinci maddesinin (Yasama yetkisi Türk Milleti adına TBMM'nindir. Bu yetki devredilemez) devreden çıkacağını belirtiyorlar, hakimiyet-i milliye prensibinin yara aldığını öne sürüyorlar.

Anayasa Mahkemesi kararını destekleyen kesim ise ilk dört madde dışında gerçekleştirilen anayasa değişikliklerinin Anayasa'nın ikinci maddesinde ifadesini bulan Cumhuriyet'in temel niteliklerini yani laiklik, demokrasi, sosyal devlet ve hukuk devleti ilkelerini dönüştürmeye aday oldukları ölçüde Mahkeme'nin bu denetim işlevini esastan yapabileceğini belirtiyor.

Ve tartışma bu minval üzerinden sürüp gidiyor.

Kemalist kesim bu kararın Cumhuriyet'i koruma refleksi olduğunu söylüyor.

Karara karşı olanlar ise bu karar sonrası Anayasa Mahkemesi'nin yasama erkinin yerini aldığını ve hakimiyet-i milliye kavramının büyük yara aldığını ifade ediyorlar.

Ve bence işin özünü, mantığını daha doğrusu mantıksızlığını kaçırıyorlar.

HHH

Ben de yazımın ikinci bölümüne Sayın Başbakan'ın İspanya basın toplantısında bir gazetecinin sorusu üzerine yaptığı çıkış gibi başlayayım.

Velev ki, Anayasa Mahkemesi inceleme ve denetim işlevini esastan yapsın.

Bir anayasa değişikliğinin ikinci madde ilkelerini dönüştürüp dönüştürmemeye aday olup olmadığı meselesi bence içinden çıkılması adeta olanaksız bir tartışma ve çok faydalı değil.

Meseleyi çok daha basite indirelim, Mahkeme'nin her değişikliği esastan inceleme yetkisi olduğunu, 148'i görmezden gelerek kabul edelim, işte tam da o zaman çok daha büyük bir mantıksızlık, saçmalık ortaya çıkmaktadır.

Onuncu ve kırkikinci maddede yapılan değişiklikler yükseköğretim alanında kamu hizmeti tüketicileri yani hizmet alanları içindir ve Anayasa Mahkemesi onsekiz-yirmi yaşlarında kızların derslere, kampüslere türbanla girmesinin laik devlet düzenini değiştirmeye yönelik bir eylem olduğu sonucuna varıyor ki, esastan ya da başka şeyden incelemesini yapıp iptal ve yürürlüğü durdurma kararı alabiliyor.

Esas sorun, kafa karışıklığı ve bence anlamsızlık da tam burada.

Hizmet alan yurttaş durumunda olan yani bir kamu erki kullanmayan, dış görünüm itibariyle tarafsızlık zorunlululuğu taşımayan bir kız öğrencinin başını şöyle ya da böyle kapatmasını devletin laik düzenine bir tehdit olarak algılama gerçekten tuhaf bir durum.

Türbanın bir şeriat ve suç simgesi olduğu ve bu nedenden yasaklandığı iddiası da pek tutarlı gelmiyor zira o zaman bu suçun sokaklarda, lokantalarda, televizyonlarda nasıl işlenebildiği sorusuna cevap vermek güçleşir.

Devletin bir kesimi üniversiteli kızların türban kullanım özgürlüğünü bir Alamo gibi (ilgilenen bakabilir) gördükleri, bu meseleyi on binlerce genç kızın yükseköğretim hakkı aleyhine bir inatlaşmaya dönüştürdükleri anlaşılmaktadır.

Esas sorun teknik anayasa tartışmalarında değil, hizmet alan bir öğrencinin başını nasıl örttüğünün laik devlet düzenine tehdit olarak algılanmasındadır.

Türban ya da başörtüsü ayırımı yapmak ise hukukçuların değil stilistlerin, modacıların işidir.

Alıntı : Star

10 Haziran 2008 Salı

PETROL : Fiyat Artışları kimin yararına... 404 Milyar $ (Dolar) lık şirket...

Senede 404 Milyar Dolar...


Tekin Eroğlu
Habername 10.06.2008

George Clooney'nin en iyi yardımcı erkek oyuncu ödülünü aldığı Syriana filmini seyretmemiş bile olsanız, az çok günlük haberleri takip eden biri olarak, dünyadaki dengelerin iş dünyası ile politika ekseninde döndüğünü biliyorsunuzdur.

Bu hassas dengede, kantarın topuzunu biraz kendine doğrultmak isteyenlerin hükümetler yıktığı, darbeler tertiplediği vakiidir. Neyse ki bizim konumuz ne siyaset , ne de tarih. Bu çetrefilli konuları işin erbabına bırakmakta fayda var.

Bu haftaki konumuz, birkaç seneden beri ekonomi manşetlerinden bir türlü düşmeyen, hatta geçtiğimiz hafta rekor artışla, Amerika'da ana haber bültenlerinin ilk maddesi olan petrol. Doğal olarak petrol fiyatlarına paralel son senelerde karlılıkta rekor üstüne rekor kıran, 2007 gelir sıralamasına göre dünyanın en büyük firması, Exxon Mobil.

Önce zihnimizin bu şirketin büyüklüğünü kavrayabilmesi için birkaç istatistik. Exxon Mobil'in 2007 geliri 404 milyar dolar, net karı 40 milyar dolar. Bu aynı zamanda Amerika tarihinin bir senede yapılan en yüksek karı. Türkiye'nin en büyük firması, yakın zamanda özelleştirilmiş Tüpraş'ın 2007 geliri 17 milyar dolar ve net karı 1 milyar doların biraz altında. Türkiye'nin gurur kaynağı toplam ihracati ise 2007'de 107 milyar dolardı. Herhalde Exxon Mobil'in büyüklüğü hakkında bir fikir sahibi olmuşsunuzdur. Yüksek gelirleri ile iftihar eden Amerikalılar bile, dakikada 72 bin dolar kazanan bir firmayı şaşkınlık ile seyrediyorlar.

Bu rakamlar, sadece vatandaşın değil, Amerikan yönetiminin de epey bir süreden beri dikkatini çekmekte. Özellikle ekonominin hiç iyi gitmediği, resesyon sinyalleri verdiği şu sıralarda, yönetim ne yapıp etsek de bu pastadan pay alsak diye düşünüyor. Nasıl mı ? Tabii ki enerji firmaları üzerindeki vergileri arttırarak veya geçici vergiler koyarak. Enerji sektörününde bunu engellemek için elinden geleni yapacağı malum.

Exxon Mobil yöneticileri Amerika senatosundaki Enerji Komitesi'ne özellikle son dönemlerde sık davet edilir oldular. Sektörün ve özellikle kendi firmalarının son dönemde yapmış olduğu inanılmaz karları açıklarken kullandıkları argumanlar oldukça ikna edici. Son 5 sene içerisinde 89 milyar dolarlık yatırım yaptıklarından, petrol fiyatlarının periyotlar içerisinde artış ve iniş gösterdiğinden ve son 5 sene içerisinde gelirlerinin yüzde 89 artmasina rağmen, verdikleri verginin yüzde 170 arttığından bahsetmeye devam ediyorlar. Beş sene evvel benzinin galonuna (yaklaşık 4 litre) 1,5 dolar ödeyen Amerikan halkı, hayatında ilk defa 4 dolar oderken, Exxon Mobil'in cebine doldurduğu milyarlara pek sempati ile baktığı düşünülemez.

Petrol sektörü yanlısı tavırları ile bilinen Bush yönetimi zamanında Exxon Mobil ve benzeri devasa firmalara ek bir verginin gelmesi zor gibi gözüküyor. Fakat geçen haftasonunda 136 dolara dayanan ham petrol fiyatlarının düşeceğide yok. Daha şimdiden tanınmış yatırım firması Morgan Stanley Temmuz başında fiyatın 150 dolara çıkmasını beklediğini açıkladı. Bu da demektir ki seneye çok daha büyük karlar açıklanacaktır. Exxon Mobil ve enerji sektörü için Kasım 2008'de yapılacak Amerika başkanlık seçiminin kritik sonuçlar doğuracağına emin olabilirsiniz.

Türkiye benzinin galonuna 11 dolar ödüyor, nedir bu Amerika'nın şikayeti, diyenleri duyar gibiyim.

Buradan Alıntıdır...

7 Haziran 2008 Cumartesi

TÜRBAN : Deniz Bölükbaşı (MHP) , AKP 'ye tuzakmı kurdu...



Güneri Civaoğlu
Tabula Rasa 07.06.2008



DENİZ BÖLÜKBAŞI’YI İZLEYİN
Siyasetin geldiği bu noktada sezilerim beni MHP Milletvekili Deniz Bölükbaşı’ya yöneltiyor.
Parlak bir diplomat ve stratejist olan emekli Büyükelçi Deniz Bölükbaşı’nın “yeni MHP tablosunda” fırça izlerini görür gibiyim.
Bu dönem MHP’de ilginç değişiklikler var.
Siyaset rotasında temel değişimler üreten kaydırmalar yapmakta.
Her defasında AKP’ye arka çıkar gibi görünerek fena halde açığa düşürüyor.
Abdullah Gül’ün cumhurbaşkanı seçiminde oy kullanarak yaptığı hamle, Erdoğan’ın hesaplarının altını üstüne getirdi.
Abdullah Gül’ün cumhurbaşkanı olarak Çankaya’ya çıkması gerçi AKP’nin bir siyaset zaferi sanıldı ama işin aslı hiç de öyle değildi.
Erdoğan’ın “Abdullah Gül’ün adaylıktan çekileceği” yolundaki beklentilerini AKP’nin “dişli kurmaylarından” dinlemiştim.
Düşünmüştüm...
MHP’yi hem halk tabanında demokrasi vitrinine koyan, hem de AKP’deki doruk dengelerini değiştiren bu strateji gerçekten Genel Başkan Bahçeli’nin mi üretimiydi?
Ardından Başbakan Erdoğan yurtdışı gezinde uzaklardan kükredi:
“Başörtüsü velev ki siyasi simge olsun... Ne var bunda?
Başörtüsüyle yükseköğretim için verdiğimiz sözü tutacağız...”
Ve... MHP’den gene stratejik bir çağrı:
“Başörtüsü konusunu Meclis’e getirin, oy veririz. Anayasa’yı bile değiştiririz.”
Bu iki partinin yeterli Meclis çoğunluğu var.
Erdoğan için artık hareket sahası kalmamıştı.
Meclis’te 411 el böyle kalktı.
1- Böylece MHP, “Biz yükseköğretimde kızlarımıza başörtüsü özgürlüğü vermek istiyoruz ama Meclis’teki sayımız yetmiyor” söylemini AKP’nin tekelinden aldı.
2- Başörtüsü üzerinden siyaset tabanında kendine de bir pay aldı.
3- AKP’yi öyle bir hukuk ve siyaset labirentine soktu ki, çıkışı görünmüyordu. Önce AKP için kapatılma davası, ardından yükseköğretimde başörtüsünü hedefleyen anayasa değişikliğinin Anayasa Mahkemesi’nde iptali ve yürürlüğünün durdurulması.
Labirentin ileri aşamalarında daha başka açmazlar da olabilir.
MHP’deki bu stratejik tavrın da arkasında Deniz Bölükbaşı’nın olduğunu hissediyorum.
Önce diplomasi inceliklerini yansıtıyor ama asıl onda babası Osman Bölükbaşı’nın siyaset üslubunu buluyorum.
Osman Bölükbaşı’yla gazeteciliğimin ilk yıllarında çok kez konuştuk.
Uzun konuşurdu ama içinde vecizeler vardı.
Siyasetin mimarisini bir anda değiştirecek projeler üretirdi. Örneğin... 27 Mayıs 1960 ihtilalinden sonraki İsmet İnönü hükümetinin yıkılması ve onun yerine tarafsız Ürgüplü’nün başbakanlığında, o sıralar henüz milletvekili bile olmayan Süleyman Demirel’in Başbakan Yardımcılığı’nda oluşan çok parçalı koalisyon hükümeti, Bölükbaşı’nın tasarımıydı. Babasının kurduğu bu partinin sınırlarının ötesinde projelerde parmak izi var sanıyorum.
Belki yanılıyorum, belki değerlendirmem abartılı.
Ama içimde bir ses “Deniz Bölükbaşı’nı izlemeye devam edin” diyor.

Milliyet 07.06.2008

En Çok Okunanlar...

BEĞENDİĞİM VİDEO 'lar... (Bazıları YalamaTube açıkken çalışıyor.)

BELGESEL 'ler...

*** TürkBirDev :




Daha geniş bilgi için : www.turkbirdev.org

********************

*** Steve Jobs Hayat Hikayesi (Macintosh ve Apple MiMARI)



********************

*** Almanya Gerçeği - Banu AVAR



*** Viyana'da Türk korkusu ve Patriğin ödülü. -BANU AVAR



*** İsveç 'in Nobeli (Nobel Ödülleri nedir.Birde bu açıdan bakın.) - BANU AVAR




********************

GARİP Neşet Ertaş Belgeseli -1 (Can Dündar 'ın hazırladığı belgesel sanırım 10 parça olarak YouTube 'da. Ben 1. yi koydum diğerlerini YouTube 'dan izleyebilirsiniz.)


********************

LOOSE CHANGE 11 Eylül Saldırılarına Farklı bir açıdan bakan çok ilginç bir belgesel.


*********************
MEVLANA
Mercan Dede - Ney ve Semazen Gösterisi Unıversiade 2005 - (Muhteşem Bir Gösteri)

***********************
Bir başkadır Türküler... (Görüntülü)

Ali Ekber Çiçek - Ağlama Gözlerin


*************************

Ali Ekber Çiçek - Haydar Haydar


***********************

Diğer Bloglarım...

Mizah: Özenle seçtiğim Fıkra, Karikatür ve komikler.
Karma: Karışık olanlar burada.
Faydalı Bilgiler : Benim faydalandığım her türlü bilgi.
Otomotiv : Otomotiv dünyasından seçtiklerim.
Fotograf : Ustalardan,İnternet 'ten ve Çektiklerimden...
Tarih: Sıkıcı olmayan, İlginç tarihi bilgiler...
YeniAnayasa: Yeni Anayasa tartışmaları burada.
Videolar : Komik , İlginç ve Değişik videolar...

Ziyaretçilerim...

Savaş Daima Acıdır... Ya Açlık...!!!

Savaş Daima Acıdır... Ya Açlık...!!!
Savaş'ın kötülüğünü ve Açlığı İki karede anlatmak...(Üst Foto : Kevin Carter_Sudan Alt Foto : Yıl 2003 Irak)

ads2

İnternet 'ten Siteler...

Bir zamanlar Sokağa Çıkma Yasağıyla Pazar Gününü Eve Hapsolarak öğrendiğimiz Nüfus bilgilerimiz şimdi bir tık ötede... Türkiye 'nin İllerinden Köylerine kadar Nüfusunu ayrıntılarıyla öğrenebileceğimiz bir site...
http://www.tuik.gov.tr/....
********************
KAN İhtiyacları konusunda yardımcı olmak için kurulmuş bir site... (Tabii üye olup yardımcı olursak.)
http://www.acilkanlazim.com/Default.aspx
********************
Pul Kolleksiyonu Meraklılarına.
http://www.turkpullari.com/
********************
Türk El Sanatları ile ilgili bir site.
http://www.turkelsanati.com/
********************
Eşref Armağan : Gözleri göremeyen bir insanın neler çizdiğine bir bakar mısınız.
http://www.armagan.com/
********************
Alternatif Medya 1 : MiniDEV
http://www.minidev.com/
********************
On-Line Dünya Atlası
http://plasma.nationalgeographic.com/....
********************
www.360tr.com (Panoramik Görüntüler)
http://www.360tr.com/
********************
Siyasal Ufuk Hareketi
http://www.suhareketi.org/
********************
Genç Siviller Hareketi
http://www.gencsiviller.net/
********************
YouTube Yasaklı iken girmek için :
http://www.ktunnel.com/
tıklayın ve önünüze gelen (url) boşluğuna
http://www.YouTube.com
yazın
ve begin browsing butonuna basın

Yasaklı Sitelere Girmek İçin

KULLANILABİLECEK BAŞKA BİR ADRES

Yetti.be | Özgür İnternet!

********************

Yaza Antremanlı girin...
http://majman.net/fly_loader.html

********************


Destekliyorum...

Pardus... Özgürlük İçin... Özgürlük için Pardus...